KARŞIYA BAKAN ZANLARIMIZ

 

Yağmur çiseliyordu... Yere dökülen damlalar, sokağın döşeme taşlarında, kocaman kocaman, koyu renkli daireler oluşturuyordu. Çocuklar bir yandan, kendisi bir yandan; yeni tuttukları daireye doğru, eşyaları hızlı hızlı taşımaya çalışıyorlardı. Eşi iş yerinden izin alamadığı için ancak akşamları yardım edebiliyordu taşınmalarına. Eski ev sahibi, klişe bahanelerden biriyle, “Evi satacağım bir an önce ev bulup çıkın.” diyordu. Sürekli telefonla arayıp rahatsız ediyordu uzun bir süredir. Semra ve çocukları, on yıla yakın zamandır oturdukları mahalleye çok alışmışlar, ayrılmak istemiyorlardı. Üç aydır sokak sokak gezip ev ararlarken, oturdukları binanın karşısındaki binadan bir daire boşalmış ve bu daireyi hiç kaçırmadan tutuvermişlerdi. Taşınırken nakliye tutamamışlar eşyaları kendileri taşıyorlardı.

Yasemin, karşı daireye taşınan aile ile sokakta karşılaşıyor ama onları tanımıyordu. Balkondan bakıp taşınmalarını izledi bir süre. “Böyle mi taşınılır ya bu ne biçim taşınmak? Evi ne ara temizlediniz? Belli ki eşyaları toplamamışlar bile. Eşyaları alelade bir şekilde alıp getiriyorlar, atıp gidiyorlar.” dedi içinden. “Vah vah. Asıl ben ne yapacağım şimdi. Belli ki temizliğe önem veren bir aile değiller. Ben gel git yapmak istemem zaten. Sakın ikram için bana yemek falan getirmesinler. Çünkü ben asla yiyemem, çöpe dökerim.” diye devam etti.

Çat kapı gelen komşusu Nalan’ la kahve içerken yeni taşınan komşuyu konuşmaya başladılar.

“Hayırlı olsun Yasemin karşı dairene yeni komşu geliyormuş.”

“Ya sorma sorma. Yeni komşu geliyor ama Allah bana yardım etsin.”

Nalan manalı manalı gülerek “Ne oldu, pek hoşlanmadın galiba yeni komşundan.” dedi.

“Yok valla ne yalan söyleyeyim, hiç hoşlanmadım. Ne biçim taşınmak o öyle? Belli ki temizliğe önem vermiyorlar. Daha camları silmeden perdeleri astılar, eşyaları taşıdılar. Ben bir şey anlamadım bu işten. Sen gördün mü camları sildiler mi?” dedi.

“Yok görmedim. Ben dün balkondan aşağıya bakarken onların camları toz içindeydi. Silinmemişti yani.” dedi.

“Ya bak gördün mü ben anlamıştım zaten. Camları silmeden, doğru düzgün temizlik yapmadan taşındılar eve. Yapacak bir şey yok. Samimi olamam zaten ben bu şekilde. ‘Günaydın, iyi akşamlar’ dan öteye geçmez bu komşuluk.”

Yasemin’ le yeni komşu Semra Hanım eve giriş çıkışlarda karşılaşıp, selamlaşıyorlardı.  

Bir gün yine Semra ile Yasemin selamlaştılar…

“Merhaba Yasemin hanım nasılsınız?”

“Teşekkür ederim Semra hanım. İyiyim siz nasılsınız?”

“Ben de iyiyim teşekkür ederim. Eve yerleşmeye çalışıyoruz. Eksikler bitmiyor. Tamir işleri var hala.”

“Kolay gelsin biter inşallah.”

Semra’ nın içini dökesi, anlatası vardı ve devam etti.

“Çıktığım evin sahibi, yeni ayın kirasını istedi. ‘Ne kadar sürede taşındığınız beni ilgilendirmez, yeni ay girerse ben kirayı isterim’ dedi. Yeni ev sahibine depozito ve üç ay peşin kira ödedik. Buralara alıştık, uzaklaşmamak için ev bulunca, her şekilde kabul etmek zorunda kaldık. Çok da masrafımız oldu, nakliye tutmadığımız halde. Eski eve kira ödememek için, kendimizi buraya nasıl attık biz de bilmiyoruz. Bir maaş ama altı boğaz var. Geçinmek çok zor. Ben evi gece temizledim, eşyaları kendimiz taşıdık gece gündüz. Koli bile yapmadık. Tuttuğumuzu getirdik boşuna para ödememek için. Nakliyeci fiyatları çok yüksekti gücümüz yetmedi.” dedi.


Yasemin Semra’ nın anlattıkları karşısında içten içe mahcubiyet duyuyor ama belli etmiyordu.

“Allah vicdan versin ne diyeyim. Çok sık boğaz etti bizi ev sahibi. Çok yorulduk. Düzensiz taşınınca da yerleşmek çok zor oldu. Benim yükseklik korkum var. İlk defa üçüncü katta oturacağım. Memlekette evler hep düz ayak, bahçeli. Ben İstanbul’ a gelin geldiğimden beri hep giriş kat dairelerde oturdum. Yükseklik korkum sebebiyle de camları da silemedim. Dediğim gibi kendimizi nasıl buraya atacağımızı bilemedik. Camları içerden sildim, perdeleri astım ya, ‘çok şükür’ dedim. Yoksa başka türlü taşınamaz, kirayı ödemek zorunda kalırdık.”

Semra anlatmaya devam ettikçe Yasemin’in mahcubiyeti daha da arttı. “Hımm, öyle mi, heee..” demekten başka bir söz söyleyemedi.

Genç bir çift, yeni taşındıkları  evlerinde sabah kahvaltı yaparken kadın eşine; “Bak komşunun astığı çamaşırlara yeterince temiz değil. Ya çamaşır yıkamayı bilmiyor ya da doğru sabunu kullanmıyor.” demiş. Adam bir şey dememiş. Bir süre sonra kadın komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu görünce, şaşırıp “Bak” demiş “Çamaşır yıkamayı öğrendi sonunda. Merak ediyorum kim öğretti acaba?" Bunun üzerine eşi; “Ben bu sabah kalkıp penceremizi sildim.” demiş.

Herkes hayata kendi penceresinden bakıyor. Keşke bir kere de karşı komşunun penceresinden baksa!...

Senin dünyaya bakan penceren kirli ise, benim çiçeklerim sana çamur görünür…

 

 ""Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın amacını amaç edinen gerçeklik ilmidir İnsanın daha mutlu ve başarılı olması için deneyimlerden yola çıkarak, stratejiler üreten bir öğretidir. 

 "Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar. 

 “İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç  değişmedi... Aynada ki kişi...Tek başına neler yapabileceğini keşfet; Yahya Hamurcu

Yorum Gönder

33 Yorumlar

  1. Gerçekten nereden bakıldığı çok önemli

    YanıtlaSil
  2. Hüsna Şule A.8 Aralık 2024 18:25

    Önyargılar… Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir yazı, ellerinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  4. Kendi penceresini silmeyenler, başkasının penceresine bakarlar...

    YanıtlaSil
  5. Bakış açısı her şeyi değiştiriyor. İnsan empati yapamıyor hep kendi penceresinden bakınca da şaşırıp kalıyor yanılabiliyor. İletişimin Sen boyutunu belirten güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  6. Gerçekten de herkes hayata kendi penceresinden bakıyor ancak önyargılarımızı kırıp gerçekleri görebilmek en önemlisi. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  7. Çok doğru bir söz kendi penceremiz nasıl acaba onu bir düşünelim önce. Harika bir yazı olmuş 👏🏻

    YanıtlaSil
  8. Çok güzel bir yazı. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  9. Elinize sağlık 🌷

    YanıtlaSil
  10. Zanlarımız, ön yargılarımız..
    Emeğinize sağlık 🪷

    YanıtlaSil
  11. Hayatta hiç bir şey göründüğü gibi değil. Emeğinize sağlık🍓

    YanıtlaSil
  12. Kaleminize sağlık…

    YanıtlaSil
  13. İnsan bazen her şeyi kavradığını düşünüp hemen tepki veriyor. Oysa dünyanın ilmi çok geniş bizim kabımız çok dar 😔

    YanıtlaSil
  14. Önce kendine sonra diğerine ;)

    YanıtlaSil
  15. İnsanın önce karşısındakini anlaması gerekir.
    Ellerinize sağlık Çok güzel bir yazı 🌸

    YanıtlaSil
  16. Ellerinize sağlık çok güzel olmuş. Karşı komşuyu o kadar güzel anlatmışsınız ki... İnsanları tanımadan yaptığımız yorumlar...
    Çok güzeldi

    YanıtlaSil
  17. Nereden bakıyorsun, sor kendine

    YanıtlaSil
  18. Ebru Karaoğlan16 Ocak 2025 14:51

    Karşı pencereden bakmadan konuştuğumuz ne sözler vardır kim bilir ... Güzel bir yazı olmuş farkındalık oluşturuyor. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  19. Önce aynadaki... Sonra karşı penceredeki... 🧐

    YanıtlaSil
  20. İnsan bazen çok hoyratça yargıda bulunup geribildirim verebiliyor. Oysa her insanın öyküsü farklıdır.

    YanıtlaSil
  21. Zanlarımız... Elinize sağlık...

    YanıtlaSil
  22. Empati kurmadan karşı tarafı algılayarak, hakkını verebilenlerden olmamız dileğiyle

    YanıtlaSil
  23. İletişimde sürekli başka pencereler olduğunu hatırda tutmak nasip olsun 🤲Adaletli algılama iletişimin kilit noktası ...

    YanıtlaSil
  24. Elinize sağlık. Çok güzel bir yazı...

    YanıtlaSil
  25. Hepimizi yapabiliyoruz, bazen yanlış zanda bulunabiliyoruz. İnsanın gerçeği öğrendiğinde utanıp mahçup olması da güzel bir seviye.

    YanıtlaSil
  26. Nede güzel anlatılmış. Yargılamadan önce anlamaya çalışılsa herşey nede kolay olurdu…

    YanıtlaSil
  27. Elinize sağlık 🌻

    YanıtlaSil
  28. Farkındalık oluşturan bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  29. Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana, başkasının penceresinden de bakabilmeyi öğretir…

    YanıtlaSil