EBEVEYNLİK SAHNESİ



Lahanayı eritmeyeceksin...

Israrla çalan telefona koşarak cevap verdi. Nefes nefese kalmıştı Nermin. Arayan kişi oğlu Can'ın okul müdür yardımcısı Hüseyin Bey'di. Nermin;

-‘’Kusura bakmayın lütfen hocam. Elektrik süpürgesinin sesinden telefonu geç duydum’’ dedi.

Hüseyin bey

- ‘’Estağfurullah Nermin Hanım ama hemen okula gelmeniz gerekiyor. Can yine hiç hoş olmayan şeyler yaptı. Hakkında yine şikâyet var’’ dedi.

Nermin'in morali çok bozulmuştu bu habere ve hazırlanarak hızlıca evden çıktı.  

Can, ailenin tek çocuğuydu ve ne istese yapılmış çok şımartılmış bir çocuktu. Ne de olsa anne babasının bir tanesiydi... Anne ve baba olarak gözlerinden sakındıkları Can, ailesinin her isteğini yerine getirmesine rağmen tüm aileyi çok üzüyordu. Okuldan, sokaktan, sürekli şikâyet alırlardı. Arkadaşlarına vurur, küfreder, hiçbir zaman da hatasını kabul etmezdi. Can küçüklüğünden beri kendisine ve çevresine zarar veren bir çocuktu.

Ve Can büyüdükçe verdiği zararlar da büyüyordu.

Anne baba olarak karşılarına alıp yüzlerce kez konuşup uyarmalarına rağmen Can'ın davranışlarında hiç düzelme olmuyordu. Anne ve babası, Can söz dinlesin, okumayı sevsin, arkadaşlarıyla iyi geçinsin diye hafta sonları gezmelere, alışveriş merkezlerine götürüp, Can ne isterse alırlar, elleri kolları dolu poşetlerle eve dönerlerdi. Onlar kendilerine göre ebeveynlik sahnelerinde yapmaları gereken her şeyi yaptıklarına inanıyorlardı.

Nermin hanım sosyal çevresi çok gelişmiş, aktif bir hanımdı. Çoğunlukla öğleden sonraları evde olmaz, arkadaşlarıyla vakit geçirirdi. Can eve geldiğinde hazırlanmış olan yemeği yer ve neredeyse gece yarısına kadar bilgisayarda oyun oynardı. Akşam yemeğinde sofraya gelmesi için sürekli;

-            ‘’Caan hadi... Hadi Can... Hadi Caaann… Çabuk sofraya gel…’’

Demelerine rağmen oyundan ayrılamadığı için sofraya çok geç gelirdi. Geceleri de geç yattığı için sabahları uyanması, her gün evde yeni bir kaos çıkmasına neden oluyordu. Akşam anne ve babasının zoruyla, yardımıyla ödev yapardı. Can anne ve babasına göre çok zeki bir çocuktu. Çünkü tüm bilgisayar oyunlarını oynamayı biliyor, tüm telefonlardan çok iyi anlıyordu. Ama çok zeki olmasına rağmen neden ödevlerini yapmıyordu?

Ama doğru ya "zeki çocuklar okulda öğrenir ödev yapmalarına gerek kalmazdı ve sınavlarda da kurnazlığı sayesinde kopya ile bir çaresini bulurlardı."

Can, ailesini ve öğretmenlerini zorlamaya devam ediyor, verdiği hiçbir sözü tutmuyor, kurnazlığı sayesinde hatalarına kendince kılıflar bulmaya çalışıyordu.

Nermin okula vardığında, okul idaresi bir araya toplanmış Nermin'i bekliyorlardı.

Can, yan sınıftan bir arkadaşıyla kavga etmiş ve hem arkadaşına hem de okulun demirbaşlarına zarar vermişti. Tartışma sırasında arkadaşını düşürüp kafasını yaralamış ve dolap üstüne düşerek camı kırılmış oluşan kesiklerden elleri kana bulanmıştı.

İki öğrencinin ailesi karşı karşıya gelmek zorunda kalmıştı ve herkes son derece üzgündü. Okul idaresi ve aileler olarak konuşup anlaşıp herkes üzerine düşen sorumluluğu almıştı.

Nihayetin de Nermin son derece üzgün, mahcup bir şekilde Can ve kendi adına özür dileyerek üç günlük okuldan uzaklaştırma cezasıyla okuldan ayrıldılar. Eve geldiklerinde Nermin'in yürüyecek takati kalmamıştı ki alt komşusu Süheyla Hanım kapısını açarak seslendi.

- ‘’Nermin iyimi siniz? Balkondan gördüm sizi merak ettim. İyi görünmüyorsunuz hayırdır’’

- ‘’Sorma Süheyla teyze moralim çok bozuk. Can arkadaşıyla kavga etmiş yine. Zarar vermiş, okuldan geliyoruz.’’

- ‘’İçeri buyurmak ister misin sana bir kahve yapayım Nerminciğim’’

Bu diyalogdan sonra Nermin, Can'a evin anahtarını vererek, kahve davetini kabul etti.

Kahvelerini yudumlarken Nermin'in gözlerinden yaşlar süzüldü.

-‘’Ne yapacağım ben Süheyla teyze çok yoruldum artık. İki koca insan bir tane çocuğu, yetiştirmeyi beceremedik ‘’ dedi.

Süheyla hanım için konuşmak çok zordu ama Nermin’e de çok üzülüyordu. Yıllardır aynı apartmanda oturdukları için bu ailenin çocuklarına karşı birçok kez yanlış davranışlarına şahit olmuştu.

-‘’Ahhh evladım anne baba olmak zor zanaat elbette. Ama yaptıkların doğru olursa karşılığını elbette alırsın.

Çocuklar lahanaya benzer…

Onlara sunduğun imkanlar sarma saracağın iç malzemeye,

Yetişkinliğe kadar olan dönemleri de kaynar su gibidir Nerminciğim.

Bilirsin ki lahanayı sarılacak hale getirebilmen için kaynar suda haşlaman gerekir. Ve bunun bir süresi vardır. Lahanayı kaynar suda haşlarken gözün hep üzerinde olmalı. Çünkü vaktini geçirirsen lahana erir. O an kapı çalıverir, komşu lafa tutar ve vakti geçiverir. Çocukların kişilikleri yerine oturana kadar gözümüz hep üstünde olmalı, başıboş bırakmamalıyız. Ve sen istediğin kadar kaliteli bir iç hazırlamış olsan da en iyi kıymayı, en iyi pirinci, en iyi salçayı kullansan da artık o lahanadan sarma olmaz. Çünkü vakti geçmiş, lahana erimiştir bir kere.

Evet siz anne baba olarak Can'ın tüm ihtiyaç ve isteklerini karşılıyorsunuz, sarmanın içinin kalitesinden hiç şüphem yok. Fakat bu yeterli değil. Anne baba olmak, çocuk yetiştirmek onun her istediğini yapmak demek değildir. Anne baba olmak; çocuğunu gözetmek, çocuğu hayatın içine katıp sorumluluklar vermek, sorumluluklarını yerine getirmediğinde imkânlarını kesebilmek, isteklerine değil ihtiyaçlarına odaklanmak demektir’’ dedi...

Nermin kafasını öne arkaya sallayarak

-‘’Desene Süheyla teyze bizim lahana erimiş, o yüzden sarma olmuyor.’’

Diyerek derin bir iç çekti. Pişmanlığı yüzünden okunuyordu.

Süheyla hanım

- ‘’Evet evladım sizin lahana maalesef ki erimiş. Fakat her yanlıştan bir dönüş vardır.’’ diyerek sözlerini tamamladı.


 ""Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın amacını amaç edinen gerçeklik ilmidir İnsanın daha mutlu ve başarılı olması için deneyimlerden yola çıkarak, stratejiler üreten bir öğretidir. 

 "Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar. 

 “İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç  değişmedi... Aynada ki kişi...Tek başına neler yapabileceğini keşfet; Yahya Hamurcu

Yorum Gönder

28 Yorumlar

  1. Çok anlamlı bir yazdı olmuş. Kalemine sağlık☺️

    YanıtlaSil
  2. İnsan kendinden ne kadar.verirse daha iyi olacağını zannediyor maalesef ki.Farkindalik uyandıran yazınız için teşekkürler kaleminize sağlık 🍉😊

    YanıtlaSil
  3. Lahana benzetmesi çok hoş olmuş :) Bu kadın en azından hatasını kabul etmiş. Birde bazı veliler var göz göre göre benim çocuğum yapmaz öyle şey diyor çıkıveriyor işin içinden. Yazık kendi elleriyle evlatlarının bahtını yıkıyorlar farkında değiller.

    YanıtlaSil
  4. elinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. "İsteklerine değil ihtiyaçlarına odaklanmak demektir".Çoğu zaman kaçırılan, hatta aynı gibi zannedilen bir kavrama parmak basmışsınız.Elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  6. Elinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  7. Teşekkürler… anne baba olmak zor. En değerli varlıklarını büyütürken kıvam kaçıyor. Ne güzel ince ve hoş bi yazı 🥰

    YanıtlaSil
  8. Sıklıkla karşılaştığımız bir durum. İç malzemen kaliteli ama o lahanayı kıvamında haşlamazsan sarma yapamıyorsun. Çok etkileyici bir yazı.

    YanıtlaSil
  9. Çocuğu yetiştiren olmamız için onun gerçek ihtiyacına odaklanmamız gerektiğini anlatan güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  10. Ebeveynlik ince zanaattır.

    YanıtlaSil
  11. Lahanayı eritmemek ümidiyle
    Emeğinize sağlık 🪷

    YanıtlaSil
  12. İnsan yanlış yere bedel ödediğinde işler zorlaşıyor. Bazen iyilik diye yapılan o insana yapılacak en büyük kötülük olabiliyor. İnsan karşıdakinin ihtiyacina değil kendi vermek istediğine odaklanıyor.

    YanıtlaSil
  13. Lahanası eriyenler mutlaka bir çıkış yolu vardır :)

    YanıtlaSil
  14. Ne isabetli bir benzetme, lahanaları eritmeyelim 😊

    YanıtlaSil
  15. Elinize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  16. Çok güzel bir metafor olmuş gerçekten ellerinize sağlık 💫

    YanıtlaSil
  17. Artık her evde bir Can var sanırım 😔 Ve biz suyu kaynattıkça kaynatıyoruz...

    YanıtlaSil
  18. Elinize sağlık çok güzel bir yazı

    YanıtlaSil
  19. Çocuklar lahanaya benzer:)

    YanıtlaSil
  20. Yetiştirmek mi büyütmek mi? 🌺

    YanıtlaSil
  21. Çocuk büyütmek kolay da yetiştirmek hiç kolay değil. Her çocuğun mizacı farklı, yaklaşım stili farklı. Bir ebeveyn tüm bunları bilmeli ki evlatlarını sadece büyütmemeli, ayrıca onları iyi yetiştirmeli.

    YanıtlaSil
  22. Çok güzel bir benzetme nasıl tam kıvamında olurun yanıtı olmuş kaleminize sağlık 🌻✨

    YanıtlaSil
  23. Ne güzel bir benzetme olmuş.

    YanıtlaSil
  24. Anne baba olmak; “çocuğunu gözetmek, çocuğu hayatın içine katıp sorumluluklar vermek, sorumluluklarını yerine getirmediğinde imkânlarını kesebilmek, isteklerine değil ihtiyaçlarına odaklanmak demektir.’’ Uygulayabilenlerden olmamız niyetiyle

    YanıtlaSil
  25. Kıvam, kıvam, kıvam… :)
    Kaleminize sağlık… 🌸

    YanıtlaSil
  26. Lahana metaforunuz çok iyi olmuş :)

    YanıtlaSil