Amacım gerçekten üzüm yemek. Bağcıyı dövmek değil.
Gülen yüzü insanın yüreğini
ısıtıyordu. Aileye bir güneş gibi doğmuştu adeta. Geçmişten günümüze gelen
gelin kaynana anlaşmazlıklarının tersine kayınvalidesiyle çok iyi anlaşıyordu
Aydan. Kendisi Akdeniz kültüründe yetişmiş ve kültürüyle özdeşleşmiş olmasına
rağmen, Güneydoğu kültürüne uyum sağlayamaya çalışıyordu. Eşi Güngör’ le bir
arkadaşları vesilesiyle tanışmışlar, iyi bir çift olmuşlardı. Eşi ve ailesine
olan karşılıklı saygıları ve sevgileri sayesinde aile olmanın önemini bir kere
daha anlamıştı. Artık, aileye yeni biri daha katılacaktı. Güngör’ün erkek
kardeşi Mustafa evlenme arifesindeydi. Nişanlısı Merve'nin, yengesi Aydan gibi
ailesiyle çok iyi anlaşan bir gelin olmasını diliyordu. Fakat Mustafa'nın hayâl
ettiği gibi olmadı. Merve, ailenin çok kalabalık olmasından, bir yerlere toplu
olarak gidilip gelinmesinden şikayetçiydi. Daha evliliğin ilk aylarında bu
konular üzerinden ciddi anlaşmazlıklar çıkmaya başlamıştı. Bazı hafta sonları
anne evinde bütün kardeşlerin bir araya gelerek yapacak oldukları kahvaltı
programlarından, bayram yemeklerinden şikâyet ediyor, katılmak istemiyordu.
Mustafa, Merve'nin bu tavırları yüzünden, ailesiyle eşi arasında kalıyordu.
Kime ne diyeceğini şaşırıyor, ailesine yalan söylediği bile oluyordu.
Yine bir aile pikniği programı
yüzünden, Mustafa ve Merve kötü bir şekilde tartışmışlardı. Mustafa artık bu
durumdan bıktığını, ailesine yalan söylemek zorunda kaldığını ve bu evliliğin
bu şekilde devam edemeyeceğini dile getirdi. Merve duyduğu sözler karşısında
çok üzüldü. Kafası çok karışmış ne yapacağını bilemiyordu. Kendi doğrularından
vazgeçebilir olmakta zorlanıyordu.
Pikniğe Güngör’ün arabasıyla gidecekleri için eltisi Aydan, sabah erken
saatte yola çıkacaklarını haber vermek için Merve'yi aramıştı. Telefonda
Merve'nin sesi kötü geliyordu. Aydan endişeyle, Merve sesin çok kötü geliyor
kötü bir şey mi oldu? diye sordu.
Merve gözyaşları içinde Mustafa
ile tartıştıklarını ve Mustafa'nın ayrılmak istediğini söyledi. Duydukları
karşısında üzülen Aydan, eşi Güngör’le birlikte Merve ve Mustafa'nın yanlarına gittiler.
İki kardeş salonda kalırken, iki
elti baş başa içeri odaya geçtiler. Aydan, çok iyi bir dinleyiciydi. Merve'yi
güzelce dinledi ve sorular sorarak onun manevi değerler üzerinden
farkındalığını artırmaya çalıştı. Bu sohbet Merve’ye çok iyi gelmişti.
Anlattıkça anlatası geliyordu. Bu ailede daha önce kimseye kendini böylesine
açmamıştı.
-Aydan abla sen de benim gibi çok
farklı bir kültürden geliyorsun. Nasıl anlaşabiliyorsun? Sana gerçekten
şaşırıyorum dedi.
Mervecim, insan mutlu olmak, aile
olmak için evlenir. Elbette kendi kültürümüzden farklı insanlarla anlaşmakta
zorlanabiliriz. Fakat farklı bir kültüre uyumlanmak bizi zenginleştirirken,
aile bağlarımızı da güçlendirir. Ve ilk uyumlanan taraf biz olursak süreci
yönetende biz oluruz dedi.
İlk uyumlanan süreci yönetir.
Bizim amacımız aile olmak olmalı, huzursuz yaşamak, huzursuzluk
yaşatmak değil...
Ben bu bağa üzüm yemeye geldim
Mervecim, bağcıyı dövmeye değil diyerek Merve'nin bu söz üzerinde düşünmesini
istedi. Seçim senin Mervecim. İster üzüm yiyerek mutlu olursun. İster bağcıyı
dövmekle uğraşır mutsuz olursun dedi. Evde esen soğuk rüzgarların yerini
düşünceli ve tebessümlü bakışlar almıştı. Merve, mutfağa giderek güzel bir çay
demledi ve misafirlerine ikram etti. Sonra da hep birlikte gidecekleri pikniğin
programını konuşmaya koyuldular.
İnsanlar birbirilerinin hayatına girmek istediklerinde, bununda bir bedelinin olduğunu bilmeli, seçimlerini yaparken doğru kararlar vermeliler. Çünkü hiç kimsenin birbirinin hayatını alt üst etmeye hakkı yoktur. Evlilik bir evcilik oyunu değildir. Deneme yanılma yöntemiyle yaşanacak bir deneyimde değildir. Maddi ve manevi maliyeti yüksek, olumsuz bir sonuçta eşler dışında aile bireylerini de son derece yıpratıcı acı bir deneyim olur. Uyumlanmayı öğrenildikçe de keyifli bir kahve içmek gibidir.
""Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın amacını amaç edinen gerçeklik ilmidir. İnsanın daha mutlu ve başarılı olması için deneyimlerden yola çıkarak, stratejiler üreten bir öğretidir.
“İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi... Aynada ki kişi...Tek başına neler yapabileceğini keşfet; Yahya Hamurcu“
.jpg)
18 Yorumlar
Ne güze anlatıldı🙏
YanıtlaSilUyum saglamadigimiz hiç bir yerde mutlu olamıyoruz.cok güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSil"İlk uyumlanan süreci yönetir." Ellerinize sağlık 🌸
YanıtlaSilYa eşi tarafından fikri dahi alınmayıp karar alıp aldığı yükün altına onu eşimide sokuyorsa buda uyumsuzluk mu?
YanıtlaSilÇok anlamlı bir yazı olmuş. Günümüz problemleri gün yüzüne çıkartılmış😊
YanıtlaSilHer zaman anlaşılmak isteyen önce uyumlanmaya çalışmalı. Biz uyumlaninca ilişkilerimizde de anlaşılır oluyoruz .kaleminize sağlık
YanıtlaSilAile olmak zor ve hele farklı kültürler olunca. Güzel ince bi detayla ne güzel kağıda dökülmüş. Bilgi için teşekkürler
YanıtlaSilÇook güzel anlatılmış. Çünkü aslında dezavantaj gibi görünen bir şeyin düşünemediğimiz bir de avantajı vardır.
YanıtlaSilÜzüm yemeye geldim bağcıyı dövmeye değil 👌💗
YanıtlaSilYazan kişinin kalemine sağlık, uyumu gayet güzel anlatmış, uyumlu olabilmek dileğiyle..
YanıtlaSilKabul edip hemen uyumlanmak… Uyumlanmadığımız yerde yıpranmaya başlıyoruz 🥲
YanıtlaSilUyumlu olabilmeyi nasip etsin Rabbim bize.
YanıtlaSilİlişkilerimizde uyumlanmanın önemi çok güzel anlatılmış ellerinize sağlık
YanıtlaSilİnsan uyumlandığı zaman kontrolü kaybedeceğini düşünür oysa uyumlanmak çok büyük konfor. Bir kere dene göreceksin;)
YanıtlaSilgerçeğe uyumlu olalım inşallah
YanıtlaSilUyum, bir sorumluluktur. Çünkü o her neyse biz seçtik🌸
YanıtlaSilGerçekten ilk uyumlanan süreci yönetir.
YanıtlaSilİlk uyumlanan kazanır… 🌿
YanıtlaSil