Leyla işi ile ilgili bir sınava girmek için bekliyordu. Koltuğa
oturmuş etrafını seyrediyordu. Onun gibi sınava girmek için gelen bir hanımın
yanında 4 yaşlarında bir kız çocuğu vardı. Cıvıl cıvıl, insanların arasında
geziniyordu. Saçları; annesi tarafından toplandığı çok belli, düzgün bir
şekilde iki pelik yapılmıştı. Çilekli kırmızı tokaları o koştukça iki yana
sallanıyordu. Tokaları, kırmızı beyaz elbisesi ve beyaz spor ayakkabıları ile
çok uyumlu bir görüntü oluşturmuştu. Leyla gözü ile sürekli çocuğu takip
ediyordu. O kadar şirin bir çocuktu ki, bakmamak mümkün değildi. Leyla onu
seyrederken yüzünde oluşan kocaman gülümsemeye mani olamamıştı. Sonra annesi
hızlıca elinden tutup çocukla birlikte üst kata doğru yöneldi. Çocuk gittikten
sonra Leyla düşüncelere daldı. Gazze’yi ve oradaki çocukları düşündü.
“Çocuklar hep gülmeli, şakalaşmalı, dilini çıkartmalı, yerde
yuvarlanmalı” diye geçirdi aklından... “Çocuk olmak demek bu değil mi?” dedi kendi
kendine…
Filistin deyince aklına ne geldiğini düşündü.
“Asla güvende olunulmayan yerdi orası. Çünkü zulüm oraya sürekli
demir atmıştı…
Çocukların tutuklanmasının artık normal karşılandığı, hatta
tutuklanmak
için bir suça ihtiyacın bile olmadığı bir yerdi…
Kadınların, kız çocuklarının tutuklandığı…
Her türlü zalimliğin yapıldığı topraklar…
İnsanın zalimliğinin sınırının olmadığı topraklar…
Zulmün her türlüsüne uğrayan insanlar…
Zulmün sessiz tanığı Mescid-i Aksa…
İbadetleri engellenen insanlar…
Sırf onlardan farklı oldukları için, karşısındakinin bir insan
olduğunu yok sayarak, zulüm eden insanlar…
Kendi dışındaki her topluluğa kibirli…
Hatta kendi topluluğu içinde kendi gibi düşünmeyenlere bile kibirli…
Kendi kadınlarına dahi kibirli…
Her şeyden, herkesten üstün olduğunu,
Herkesin her şeyin, onlardan aşağıda olduğunu düşünen insanlar…”
Aklından geçenlere inanamadı. “Hiç bu kadar büyük bir zulme,
naklen şahit olmamıştık” diye geçirdi içinden… İçi ezildi. Burnu sızladı
tekrar… Sonra bildikleri ile tekrar değerlendirdi zihninde…
İnsan eline gücü geçirdiğinde zalimleşir. Bu hayatın değişmeyen
kuralı…Gücü elde eden kendini üstün sayıyor. O kendini üstün saymaya başlayınca,
diğerleri de ondan çekindikçe, daha da daha da zalimliğini arttırıyor…
Peki insan gücünü sonsuza kadar koruyabilir mi?
Eğer öyle olsaydı, o kocaman imparatorluklar hala devam ederlerdi.
Her şeyin bir sonu olduğu gibi o imparatorlukların da, o gücün de sonu
geldi. Tarih sayfalarında “yaşandı ve bitti” alanına yazıldı adları… Bugünün
zalimleri de, gücü elinde tutanlar da kendilerinin sonsuz olduğunu
varsayıyorlar… Peki bu mümkün mü? Tabii ki bugünün zalimlerinin de, gücü elinde
tutanların da sonu gelecek…
Bu düşünce içine birazcıkta olsa su serpti. “Neyse ki” dedi “Her
zalimin de, her zulmünde bir sonu var.
“Yaşadığımız bu zaman diliminde bir kısım insan zulme uğrarken,
bir kısmı zülmü yapan tarafta, bir kısmı da şahitlik eden tarafta… İnsan rolünü
kendi seçiyor. Hangi tarafta olacağına kendi karar veriyor. Seçtiğimiz tarafın
nimetleri de var eziyetleri de…” dedi kendi kendine…
Sonra başka bir yöne evrildi düşünceleri…
Bizim seçtiğimiz tarafta kimler var?
-Çalıştık hak ettik. Çalışın, sizin de olsun.
-Bu yıl tatile yurtdışında nereye gideceğiz?
-Ben başka marka kullanamıyorum, temizlikte lekeleri en iyi bu
çıkartıyor.
-Bizimkiler de bu kadar kalitesini üretsinler alayım…
-Adamlar yapmış teknolojinin en iyisi onlarda…
-Birileri ölüyor diye satın almamak ne saçma bir düşünce! Dünya
global bir dünya…O şirketlerin içinde her milletten insan çalışıyor. Bu
şirketler zarar edince o insanlar da işsiz kalacaklar. Bunu düşündün mü hiç?
-Adamlar marka olmuşlar!
-Kahvesi bana göre çok güzel. Benim kahve almamam ne işe yarayacak
ki?
Bunları diyenler de bir taraflar… Aklından bir dolu yüz geçti… Bu
şekilde düşünen, davranan insanlar…
Evet şu an başka coğrafyalarda ölen insanlar var. Şu an için başka
coğrafyadalar… Dün onlar da bizim gibi evlerinde, işlerinde, kentlerinde,
ülkelerinde rahatça yaşayabiliyorlardı. Bugün başka ülkede mülteciler… Bugün
kadınları, erkeklerini ülkelerinde savaşmaları için bırakmış, çocukları ile
yaşam mücadelelerini başka ülkelerde sığınmacı olarak veriyorlar… Bugün
bombalar altında evsiz, çadırlar içinde, eşyasız, kıyafetsiz ama en önemlisi
ekmeksiz, susuz, yemeksiz yaşamaya çalışıyorlar… Onların da aklına hiç gelmemiş
olanlar başlarına geldi…
İçini tekrar bir sıkıntı kapladı. Sonra neden orada olduğunu
hatırladı. Perfomansını ölçeceklerdi. Neyi öğrenip neyi öğrenemediğini…
Hayatta bizim performansımızı sürekli ölçüyor dedi kendi
kendine... Önemli olan hayatın performansımızı ölçüyor olması değil, bizim
performansımızın ne olduğu? Neyi öğrendik, neyi öğrenemedik…
Görevli kişinin adını söylemesi ile irkildi. “Evet” dedi “Performans
zamanı”…
“İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi... Aynada ki kişi...Tek başına neler yapabileceğini keşfet; Yahya Hamurcu“


15 Yorumlar
Hayat bizim performansımıza bakarak karşılık veriyor. Neyi neden yapıyorum? Ne kadar samimi yapıyorum? Neyi öğrendim yada öğrenemedim....Elinize sağlık
YanıtlaSilHer an tarafımızı, niyetimizi belli ediyoruz...
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş . Elinize sağlık Hayatta iyi bir performans için hayatı iyi algılayıp, Gerçeğe uygun tepkiler vermek gerekir . Zalimi durduracak şey , zıttında tepki vermektir . Zulme seyirci kalmak, o zulme ortak olmaksa , bana düşen neyse yapmaktan sorumlu olduğumuzu düşündüren bir içerikte olmuş . , önce Allah’ın desteğiyle. Mazluma destek olmak👍 , zalimden ise desteği çekmek👍 Allahın bizde görmek istediği performans olmalı !
YanıtlaSilgüzel bir yazı olmuş. İnsan öğrenen bir canlı , bilen değil öğrenen. Neyi öğrenebildik neyi öğrenemedik... Hayattaki sınavlarımız o öğrenemediğimiz taraflar neresi ise oradan geliyor ki artık öğren diye. Sınav ne zamana kadar devam edecek? insan öğreninceye kadar, son nefese kadar . Bir süre varsa sınav vardır Sınav varsa doğrular vardır yanlışlar vardır inşallah doğru tarafta oluruz.
YanıtlaSilSürekli performansımızın ölçüldüğü bir zeminde olduğumuzu hatırlatan çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık…
YanıtlaSil“Önemli olan hayatın performansımızı ölçüyor olması değil, bizim performansımızın ne olduğu?”Emeğinize sağlık.
YanıtlaSil🌹
SilAndaki verdiğimiz tepkiler,bir performans oluşturuyor.Keşke bilselerdi...
YanıtlaSilElinize sağlık
YanıtlaSilYaşanılan acıyı uzak görmeyip her an yaşayabilen görebilen ve doğru tepkiyi verebilen olmak dileğiyle kaleminize sağlık🙏
YanıtlaSilElinize sağlık 🌹
YanıtlaSil🌹
YanıtlaSilÇok güzel bir konu. Hayat bir performans...
YanıtlaSilElinize sağlık 🌷
YanıtlaSilkalemiinize sağlık
YanıtlaSil