Daha Neleri Kaçırdık?


“Hoş geldin hayatım.” Dedi Elif yeni gelmiş kocasına. Biraz yüzü düşüktü Elif’in ama yine de biraz sahte de olsa gülümsemeye çalışmıştı eşine. Elif bütün gün yorulmuş ve bunalmıştı. 2 tane çocukla başetmek onu zorluyordu. Biri 4 yaşında biri henüz 8 aylıktı çocuklarının.

“Biraz yorgun görünüyorsun çiçeğim, nasıl geçti günün?” Dedi Arif.

Ah ah, bu soru Elif’in zihninde öyle bir soruydu ki…

Bebeği gece saat başı uyanmıştı. Sabaha karşı ancak Elif 2 saat uyuyabilmişti. Sabah bebeğinin ağlamasına açmıştı gözlerini. Aslında pek açamamıştı, gözlerinden uyku akıyordu. Bebeğini sakinleştireyim, emzireyim derken 3 yaşındaki kızı Gül ağlayarak annesinin yanına gelmişti.

“Anneeee, kabus gördüm çok korkunçtuuu”

 Elif içinden derin bir nefes aldı. Şimdiden sıkılmaya bunalmaya, sınırlarını zorlamaya başlamıştı…

Bebeğini emzirdikten sonra kahvaltı hazırlaması gerekiyordu. Belki fırsat bulursa kendisi de kahvaltı ederdi. Mutfağa girince dünden kalan dağınık mutfağı gördü ve derin bir “Off…” daha çekti. O esnada en kısa sürede ne pişirebilirim çocuklara onu düşünüyordu. “Yumurta kırsam, evde yumurta kalmamış. Domates salatalık doğrayayım bari, off domates de bitmiş.” O sırada Gül de mızıklanmaya başladı. “Anne kahvaltı ne zaman edeceğiz, çok acıktııımmmm.” Elif bir şekilde dünden kalan şeylerde hızlı bir kahvaltı hazırladı.

Elif bebeğine yedirirken, Gül de kendi kendine yemeğe çalışıyordu. Tabi o esnada kirli ellerini saçına yüzüne kulağına her yerine sürüyordu. “Kızım kirli ellerini sürme saçına!” “Bir de şimdi banyo yaptırmam lazım, daha dün yıkamıştım.” Dedi Elif içinden. Derin bir nefes daha aldı.

Bugün Gül’ün doğum günüydü ve ona minik bir sürpriz yapmak istiyordu Elif. Kahvaltılarını ettikten sonra Gül’ü hemen banyoya soktu ama tabi o esnada bebeği huysuzlandı ve ağlama başladı. Gül suyla oynuyorken biraz bebekle ilgilendi Elif. Tam bebeğin altını değiştiriyordu ki o esnada Gül yetişkin şampuanını almış saçına sıkarken gözüne şampuan kaçırmıştı. Tabi gözü yanmaya ve ağlamaya başladı. “Gül ne yapıyorsuuunn!” derken hafif sesini yükseltti Elif ve derin bir nefes daha aldı. Gül annesi ona bağırdığı için daha çok ağlamaya başladı. Gül ağladığı için bebek de ağlamaya başladı. Elif bir derin nefes daha aldı. Biraz kızarak biraz söylenerek Gülün hemen saçını ve gözünü yıkadı ve duştan çıkardı.

Gül’e kıyafetlerini vermişti, kendisi giyinebiliyordu. O esnada da Elif bebeğini uyutmuştu. “Şimdi Gül de uyur ben de evdeki işlerimi hızlıca yaparım.” Diye düşündü. Aslında Gül kendisi uyuyordu  ama bu sefer kardeşini biraz kıskanmıştı. Elif onu yatırdığında tam yanından gidecekten Gül ağlamaya başladı “Anne ya yine kabus görürsem, beni kim koruyacak?” Elif bir derin nefes daha aldı. Kızına sarıldı, ona hikaye uydurdu ve Gül de uyudu.

Elif’in de uykusu gelmişti ama uyuma lüksü yoktu. Hemen hızlıca evi topladı. Fırına kakaolu kek attı ve üzeri için de çikolata sosu yaptı. Tam işleri bitti, oturup on dakika dinleneyim derken bebeğinin ağlama sesi geldi. Elif derin bir nefes daha aldı. Dinlenmeye ihtiyacı vardı ama dinlenmeye fırsatı yoktu.

Bebeğin ağlamasına Gül de uyanmıştı ve mutfaktaki keki görmüştü. Ama Elif onun kalktığını ve mutfağa gittiğini farketmemişti kucağında bebeği ağlıyorken. Gül sandalyeye çıkıp kek tabağını eline almıştı ve sallaya sallaya annesinin yanına getiriyodu. “Anne sen en sevdiğim keki mi yaptııııınnn?” Elif Gül’ü görür görmez “Haaa Gül dur düşüreceksin!” diye bağırdı ama nafile. Tam o esnada Gül kekleri yere düşürdü. Elif gerçekten sinirlenmişti. Bütün yer batmıştı, kekler ziyan olmuştu… Hangisine üzüleceğini şaşırdı. “Aferin kızım sana!” “Anne özür dilerim bilerek yapmadım, çok heyecanlanmıştım en sevdiğim keki görünce.” “Şimdi nasıl yiyeceksin hepsi ziyan oldu.” ”Anne bak yere değmeyen kısımlarından yiyebiliriz, oralar kirlenmedi.” Diyip kekin üstte kalan soslu kısmına parmak bandırıp temiz kısımları yemeye başladı.

Bütün bu olanlar Elifin aklından geçiyorken eşine sadece “Normal bir gün geçirdim.” Diyebildi.

Akşam yemeklerini yediler ve Gül’ün uyku vakti geldi. Eşine destek olmak için akşamları Gülü babası yatırıyordu ve ayı zamanda kızıyla da vakit geçirmiş oluyordu.

“Anlat bakalım benim güzel kızım, neler yaptın bugün?”

“Baba baba, çok güzel bir gün geçirdiimmmm. Sabah kabus görüp uyandım, annemin yanına gittim, annem beni canavarlardan koruduuuuuu. Sonra karnım acıktı, kahvaltıda en sevdiğim şeyi pankek pişirmişti. Hem de tabağıma beraber gülen surat yaptık zeytin ve salatalıktan.”

“Sonra ne yaptınız kızım, bugün yıkadı mı anne seni?”

”Evet baba hep suyla oynadım çok eğlendim. Sonra gözüm acıdı biraz ama annem sihirli elleriyle gözümün acısını geçirdi.”

“Peki uyudun mu bugün, rüya gördün mü?”

“Evet evet, yine canavarlar rüyama gelecek diye korktum ama annem bana sarıldı. O kadaaarrr güzel bir rüya gördüm ki annem vardı, kardeşim vardı. Pesspembe giyinmişlerdi ve uçuyorlardı. Baba ben de uçabilir miyim? Nasıl uçacağım, sen beni uçurabilir misin?”

“Tatlı kızım benim, sen uyu, uyan yarın ben evde olacağım, seni yarın uçuracağım söz. Hem bugün benim tatlı kızımın doğum günüydü. Annenle beraber bir şeyler yaptınız mı?”

“Annem koooocaman çikolatalı kek yapmıştıııı ve onu yerden yedik biliyor musuunn, ellerimizle çatal kullanmadan. Annemin her yeri çikolata olmuştuuu, o da benim suratımı çikolata yaptı. O kadar güldük ki karnıma ağrılar girdii”

O sırada Elif bütün konuşulanları yan odadan duyuyordu bebeğini emzirirken. Göz yaşlarını tutamadı tabi.

“Acaba hayatı ben kendi kendime mi zorlaştırıyorum? Neden hep olumsuz yanları, yapacağım işleri, dağılan odayı, batan mutfağı düşünüyorum ki? Neden hep kötü yanlara odaklanıyorum? Bebeğim benim çok güzel bir gün geçirmiş. Bu güne kadar eksikliklere, hatalara, yapılacak işlere takılıp neleri kaçırdım kim bilir…?”

  ""Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın amacını amaç edinen gerçeklik ilmidir İnsanın daha mutlu ve başarılı olması için deneyimlerden yola çıkarak, stratejiler üreten bir öğretidir. 

 "Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar. 

 “İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç  değişmedi... Aynada ki kişi...Tek başına neler yapabileceğini keşfet; Yahya Hamurcu

 

Yorum Gönder

11 Yorumlar

  1. Hüsna Şule A.2 Haziran 2024 20:30

    Çok güzel bir yazı olmuş… Algılayıp aktardıklarımız… Herkesin farklılıkları… Tabi birde insanın olumsuzluklara odaklandıkça görüşünün daralması… Kaleminize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  2. Hayatı zorlaştıran bizlermisiz asljnda.bir çocuk saflığında olaylara bakabilmek belki hayatın verdiği mesajları daha doğru anlamamızı sağlar. Güzel yazı için tesekkurler🙂

    YanıtlaSil
  3. Ne kadar tatlı bir yazı olmuş. Yazanın yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
  4. İnsan bazen her şeyin kötü tarafına odaklanıyor gerçekten. Bunu abartınca da hayatından keyif almaz hale geliyor. Onun yerine keyifli taraflara odaklanmak, keyifli hale getirmek kıymetli 🌿

    YanıtlaSil
  5. Neyse ki Elif, tüm yorgunluğu alan o cümleleri duyabildi,işte buna değer deyip bedel ödemeye devam,tüm küçük çocukları annelerimize.

    YanıtlaSil
  6. Hayatı zorlaştıran hayatın kendisi değil, biziz aslında.. Ne güzel bi yazı olmuş, kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  7. Hayata bakışımız ne kadar önemli... Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  8. Hayatta sahip olduklarımızın farkında olmak ve onlarla olan doğru ilişkiler kurmak , bize zor gelen, ve zorlandığımız, olumsuzlukların aslında fark etmediğimizi fark ettirmek için olduğunu anlayabilmek zaman alıyor gerçekten. Hepimiz için öğrenme süreci veren Allah’ımız var . Şükürler olsun . Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  9. Hayata güzel ve olumlu bakabilmek çok kıymetli

    YanıtlaSil
  10. kendi hayatlarımızın lideri olduğumuzu unutuyoruz.🌷çok güzel bir yazı...

    YanıtlaSil
  11. Elinize sağlık 🌷

    YanıtlaSil