Zeynep, istediği kıyafeti bulamamış olmanın moral bozukluğuyla, mutsuz bir şekilde oturuyordu arabanın arka koltuğunda. Yağmur damlalarının kapattığı camdan dışarı bakıyor, içinden söyleniyordu.
- “Offff ne giyeceğim ben şimdi?”
Arkadaşı Ayça’nın düğünü vardı ve bu düğün onun için çok önemliydi.
Annesi Meryem Hanım;
- “Zeynep’ciğim dolabında kaç tane abiye kıyafetin var? Daha altı ay olmadı, amcanın düğününde giydiğin abiyeni neden giymiyorsun anlamıyorum. Dünyanın parasını verip aldık. Bu elbiseler bir kere giyinmek için miydi yani?”
- “Off anne anlamıyorsun beni yaaa. Gerçekten anlamıyorsun. Aynı kıyafeti giyemem, yeni bir şey almak istiyorum. Hem babam izin verdi. Kredi kartını da verdi. Ne var yani? Yeni bir şey olsun istiyorum işteee...”
- “Bak Zeynep beni kızdırıyorsun. Baban “Al” demiş olabilir ama ne gerek var söyler misin? Yok yok böyle olmaz Zeynep hanım. Baban da sen de müsrifsiniz. Bu musluk her zaman akmaz böyle. Elbet her şeyin bir bedeli var.” diye saydırdı Zeynep’e…
- “Bir haftadır sana kıyafet bakıyoruz. Beni de yordun kendini de yordun, yeter artık. ‘Ne giyeceğim?’ diye düşündüğün kadar sınavını düşünseydin belki üniversiteyi kazanabilirdin.” dedi.
- “Ne olmuş yani ben de özel üniversiteye gidiyorum. Aynı şey değil mi? O da üniversite değil mi?”
- “Tabi tabi Zeynep hanım, alıştınız rahata, her istediğiniz oluyor nasıl olsa.”
- “Ayyy anne gerçekten baydın beni yaaa.” diyerek arabanın camını açıp hava almak istedi. Arabanın içine dolan serinlikle “Ohhh beee dünya varmış vallahi bunalmışım burada.” derken,
- “Aaaaa anneeee bakkkk kim var orda?”
- “Kim var? “
- “Nergis anne Nergis. Hatırladın mı? Liseden arkadaşım. Bize gelirdi birlikte ders çalışırdık. Matematiği çok iyiydi hatırladın mı? Anne çok şaşırdım gerçekten yaaa. Uzun zamandır görmemiştim ve hâlâ lisede giydiği aynı mont üzerinde biliyor musun?” derken ağzını kapattı.
- “Eeeee Zeynep Hanım, hayat size cömert olduğu kadar herkese cömert olmuyor işte. Bak üniversiteye başladınız. Lise biteli kaç yıl olmuş ve sen hâlâ Nergis’in aynı montu giydiğini söylüyorsun.”
- “Zaten ilk önce montundan tanıdım anne. Sonra dikkatli baktım gerçekten de o. Vallahi Nergis.”
Nergis minyon tipli, kendi halinde, tatlı, hanım hanımcık bir kızdı.
- “Bir selâm veriyim mi anne. İki dakika beklesen.”
- “Git selâm ver tabi. Kaç yıl sonra karşılaşmışsın. Kızın çok hakkı var sende. Geçmişin hatırı var.” dedi.
Arabayı uygun bir yere çektiler ve Zeynep koşarak Nergis’in yanına gitti. Önce Nergis’in şaşkınlık ifadesi sonrasında da sarılıp hasret giderdiler.
- “Neler yapıyorsun Nergis? Hiç değişmemişsin. Arabayla geçerken gördüm seni, hemen indim arabadan yanına gelmek için.”
- “Çok iyi yapmışsın geç buyur bir kahvemi iç. Arabayı uygun bir yere çekebildiniz mi ? Meryem teyze nerde o da gelsin.”
- “Ben seni görüp gideyim, arabada misafirler var.”
- “Ehhh zaman ne çabuk geçiyor değil mi? Ne güzel günlerdi. Annenin poğaçalarını keklerini unutmuyorum hiç. Size gelirdim hep matematik çalışırdık. Ben iyiyim Zeynep hayat koşturmacası ne olsun. Bu kafede çalışıyorum haftanın iki günü. Harçlık olsun diye. Okul masrafları baya ağır. Babama yük olmamak için uğraşıyorum işte.”
- “Hangi üniversitedesin nereyi kazandın?”
- “Ben tıp fakültesi istiyordum biliyorsun. Gönlüme göre de oldu çok şükür. Sen ne yaptın nerde okuyorsun?”
- “Ben istediğim bölümü kazanamadım. Özel bir üniversitede okuyorum.”
- “Bu konuşmalar sırasında Zeynep’in tek düşündüğü şey Nergis’ in turuncu montuydu.”
Nergis’in konuşmalarından ve montundan dolayı kendini kötü hissediyor aslında ama belli edemiyordu.
Zihni hemen kıyas yapmaya başlamıştı bile.
Zihin kıyasla çalışır. Neyle kıyas ettiğimiz çok önemli.
Kendisi dolap dolusu kıyafete rağmen hala elbise almaya çalışıyor, bir yanda arkadaşı yıllar geçmesine rağmen hala aynı montu giymeye devam ediyordu.
Kendisi üniversiteyi kazanamadığı için puanına uygun özel bir üniversiteye gidiyordu. Arkadaşı tıp fakültesi okuyor ve harçlığını çıkartmak için kafede çalışıyordu.
Zeynep vedalaşarak ayrıldı. Arabaya bindiğinde farklı bir sessizliğe bürünmüştü. Duyguları karışmış başı ağrımaya başlamıştı. Arabanın camına başını yaslayarak uzun uzun düşünmeye daldı. Annesi, “Ne yaptınız nasılmış Nergis? Nereyi kazanmış?” diye sordu. “Tıp fakültesi kazanmış.” dedi ve düşünmeye devam etti.
Kulaklarına gelen buğulu seslerle düşünmeye devam ediyordu. Annesi Meryem hanım, “Helal olsun o kız yapar. Zaten eskiden beri belliydi o çocuğun iyi bir yer kazanabileceği.” dedi.
Ve Zeynep yeni bir elbise almak fikrinden vazgeçti. Nergis’in durumu onu çok etkilemişti.
Eve giderek dolabına bir göz attı ve düğünde giyebilmek için elbise seçimini yaptı. Sonra da babasıyla konuşup Nergis için babasından destek istedi. Babası Kerem Bey; Nergis’e her ay düzenli olarak burs verebileceklerini söyledi. Nergis bu habere çok mutlu olmuştu. Çalıştığı kafenin yerini biliyordu nasılsa… Nergis’in çalıştığı kafeye giderek durumu kafe sahibine izah etti ve Nergis’e verecekleri bursun gizli tutulmasını rica ederek vefa borcunu bir nebze ödemiş olmanın huzuruyla oradan ayrıldı.
Turuncu mont ve Nergis, Zeynep’e çok şey öğretmişti…
""Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın amacını amaç edinen gerçeklik ilmidir. İnsanın daha mutlu ve başarılı olması için deneyimlerden yola çıkarak, stratejiler üreten bir öğretidir.
“İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi... Aynada ki kişi...Tek başına neler yapabileceğini keşfet; Yahya Hamurcu“
.jpg)
%20(1).jpg)
14 Yorumlar
Turuncu monttan ne çok şey öğrendik
YanıtlaSilNergis bu hayatta sürekli hazzı olan kişi. Ne mutlu bedelli hayatı olana
YanıtlaSilAnlık haz hayatımızın her alanına öyle pompalanmış ki… insan sahtelikle mutluluk bulacağını sanıyor
YanıtlaSilİnsanın mutluluğu galiba zihnindeki kıyasla doğru orantılı....kaleminize sağlık 🍉😊
YanıtlaSilElinize sağlık çok etkili bir yazı olmuş...
YanıtlaSilKıyasla ilgili güzel bir yazı olmuş.🪻
YanıtlaSilNergis Zeynepe çok şey öğretti.Bu hikayede bana… Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilEllerinize sağlık 🌸
YanıtlaSil🧡
YanıtlaSilKendimizi hep bizden daha fazla harcayanlarla kıyaslıyoruz, oysaki bizden daha az harcayanlar da çok.. Hem de bizden daha fazla üretirken..
YanıtlaSilTuruncu mont :)
YanıtlaSilElinize sağlık
YanıtlaSilHer zaman üretiminin tüketiminden fazla olması gerektiği gerçeği…
YanıtlaSilÇok anlamlı… 🌿🌿🌿
YanıtlaSil