ERTELEMEDEN... BAŞLA!

                                              

Zuhal ve Figen küçük, bahçeli bir evde yaşayan iki kardeşlerdi. Zuhal sabahları penceresinden bahçeyi izlemeyi çok severdi. Sıra sıra çam ağaçları, gözünün alabildiğine yeşil çimenler ve kendi yetiştirdiği çeşit çeşit çiçekler… Ortanca, yaprağı güzel, atatürk çiçeği, papatya ve kalanşo… Tül perdenin arkasında bir renk cümbüşü vardı. Sabahları bahçeye çıkar ve o gün kullanacağı kadar sebzeyi bahçesinden koparırdı. Her koparmasıyla etrafa yayılan domates, salatalık, nane ve çeşitli sebzelerin kokusu onu gülümsetirdi. İşte yeni bir gün başlamıştı. Yeni gün onun için yeni işler demekti. Sabahları çok hareketli geçerdi. Bahçenin bakımını yapar, etrafı toparlar, temizlik, çamaşırlar, ütü derken sabahın erken saatlerinde başlayan maraton, sabah 10 gibi ev halkıyla birlikte yapılan kahvaltıyla neşelenirdi.

Kahvaltılarda çoğu zaman Figen eksik olurdu. Onu uykusundan uyandırmak çok zordu. Ne zaman odasına gitsen rahatsız edilmek istemediğini açıkça belli etmekten çekinmezdi. Figen geceleri film izlemeye sohbet edip atıştırmaya bayılır, geceleri uyanık kalmayı severdi. Bu yüzden de bazen öğlen bire kadar uyumayı tercih ederdi. Uyanınca aceleyle evden çıkar, okulun yolunu tutardı. Bugün de derse geç kalmıştı. Projenin son teslim tarihinin yarın olduğunu hatırlayınca derse girmekten vaz geçip kütüphanenin yolunu tuttu. “Hayatın stresi hiç bitmiyor” diye geçirdi içinden. Çok yorgun hissediyordu, kahvesini alıp çalışma alanına yerleşti. Yapması gereken ne çok şey birikmişti.

Biraz projeye baktı, iyi gidiyordu. Atıştırmalık almak için kafeye yürüdü. Sınıf erken dağılmıştı. Arkadaşlarıyla birlikte bir şeyler atıştırmak için kampüse yakın bir yere gittiler. Hava çok güzeldi ve arkadaşlarla vakit geçirmek çok keyifliydi. Onlara eşlik ederek bir kahve daha içti. Ne çabuk akşam olmuştu. Biraz da evde çalışırım diyerek evin yolunu tuttu. Trafikte kalmış, yol uzadıkça uzamıştı. Yorgun argın eve geldi. Uykuluydu ve projeyi yarın tamamlamalıydı. Bir yandan projeyi nasıl yetiştireceğini düşünüyor, bir yandan da işlerinin niye bitmediğini sanki daha da büyüdüğünü düşünüyordu.

Zuhal bu konuda iyiydi, belki Zuhal’den bir fikir almak projeyi yetiştirmesine yardımcı olabilirdi. Saat on bire geliyordu. Zuhal’in uyku saati demekti. Figen, Zuhal’i mutfakta bulaşık makinasından çıkardığı temiz tabakları yerleştirirken görünce mutlu oldu. Ablası daha uyumamıştı. Ablasına makineyi boşaltmasına yardım ederken, projeden bahsetti.

Zuhal çok merhametli ve çok anlayışlı bir ablaydı. Figen ne zaman yardıma ihtiyaç duysa, Zuhal yanında olurdu. Figen’in sıkışıklığını hemen anlamıştı. İki çay koydu, kardeşiyle dip dibe oturdular ve Zuhal sordu:

-Fıstığım bu proje sana ne zaman verildi?

-Ablacığım dönem başında verilmişti,  iki ay oluyor.

-Sen ne zaman başladın projeni yapmaya?

-Üç gün kadar önce.

-Canım benim neden son dakikaya bıraktın?

-Ablacım üç günde yapılabilecek kadar kolay bir şey olduğunu düşünmüştüm. Son üç gün olunca sıkışıp son anda yapıyorum genelde yetişiyor.

-Doğru söyledin. Evet üç günde halledebileceğin bir proje olabilirdi ama sen bekletmişsin. Bekleyen şeylere ne olur bilir misin?

-Bozulur mu? Bilemedim ne olur?

-Mesela yemek yediğim tabağı masada bırakırsam ne olur? Kurur ve temizlemem daha da zorlaşır. Temizliği ertelersem ne olur? Ev daha da pislenir daha zor daha uzun süren bir temizlik gerekir. İş yerindeki dosyalar düzenlenecek, ertelediğimizde ne olur? Dosyalar daha çok karışır ve iş yükü çoğalır. Zamanında ödenmeyen borç zaman geçtikçe ödemesi daha da zorlaşır. Tatil rezervasyonunu önceden yaptırmayınca ne olur? Daha pahalı olur ve güzel yerlerde yer kalmaz. Okul ücretlerini bile önceden ödersek indirim yapılır.

-Yani sence tek problem erteliyor olmam mı?

-Bir düşünelim. Hoca bu projeyi anlattığı gibi hemen o gün aklında kalan kadarıyla yarım saat bile olsa bakmış olsaydın nasıl bir fark olurdu sence?

-Çok kolay ilerlerdim. O gün projenin gidişatı belli olmuş olurdu. Sonrasında da stres yapmadan iki günde bitirirdim. Başladığım için aklımda kalırdı, canım yarın da yapmak isterdi. Muhakkak aklıma gelen yazmak istediğim kısımlar olurdu. Projenin başına oturduktan sonra zaten yapması basit. Sanki zor olan başlamak dimi?

-Evet güzelim, zor olan başlamak. Bu yüzden erteliyoruz. Ama erteledikçe yapmamız gerekenler daha da büyüyor. Bu da daha yorucu bir işi daha kısa sürede bitirmemiz gerekir demek. İşte bu da stres yapıyor. Yapmam gereken bir şey varsa, ben onu yapacaksam eğer, bunun en basit yolu: o işe hemen başlamaktır. Ufak da olsa başlamak. Başlayınca insan rahat duramıyor, onu bitiriyor. Makine bitmiş mi diye kapağını açmıştım aslında ama bak yerleştirmişiz bile. Tam zıttı da öyle. İnsan başlamadığında ve ertelediğinde, erteledikçe erteliyor. Yarım saat sonra, bir saat sonra, aman yarın yaparım, yarın olunca da bugün işim çok akşam yapayım, akşam olunca geç oldu sabah yapayım derken haftalar böyle geçiyor ve bu kişide stres yapıyor.

-Abla çok haklısın. Ertelediğim işler sanki peşimi bırakmıyor. Rüyalarımda kaçtığımı görüyorum. Kaçtıklarım sanki ertelediğim işlerim. Ama şimdi anladım. Artık bir iş yapacaksam ona mutlaka hemen başlayacağım. Ertelemek yok. Sadece başlamam yeterli.

-İş çok basit bile olsa.

-Çok basit bile olsa.

Konuşmalarının üzerinden iki hafta kadar geçmişti. Figen’in koşarak kaçtığını gördüğü korku dolu rüyaları yerini, denizde yüzdüğü keyifli sakin sükunetli masal gibi rüyalara bırakmıştı. Kendi de öyle hissediyordu. Daha başarılı ve daha mutlu. 

 ""Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın amacını amaç edinen gerçeklik ilmidir İnsanın daha mutlu ve başarılı olması için deneyimlerden yola çıkarak, stratejiler üreten bir öğretidir. 

 "Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar. 

 “İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç  değişmedi... Aynada ki kişi...Tek başına neler yapabileceğini keşfet; Yahya Hamurcu

Yorum Gönder

26 Yorumlar

  1. Er başlamanin insana kattıkları paha biçilemez bir gerçeklik.

    YanıtlaSil
  2. Sürece hemen başlamak ne kadar önemli. Erteledikce bedeli de artıyor dahada zorlaşıyor.
    Emeğinize sağlık çok faydalı bir yazı.

    YanıtlaSil
  3. Kaleminize sağlık..Ertelenen şeyler maalesef insandan çok büyük stres kaynağı ..küçük bile olsa...Hemen hayatımıza alabileceğimiz stratejilerin olduğu güzel bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  4. ihtiyacımız olan bilgiler iceren bir yazı ....

    YanıtlaSil
  5. Elinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  6. güzel yazı...

    YanıtlaSil
  7. Elinize sağlık 🌷

    YanıtlaSil
  8. Erken kalkan yol alır misali👍🏼

    YanıtlaSil
  9. Kaleminize sağlık;) ertelenen herşey büyür

    YanıtlaSil
  10. Bu güzel yazıyı okurken ertelediğimiz ne kadar çok şey olduğunu ve neler kaybettiğimizi bir kez daha farkettim. Yazınız çok sürükleyici, umut verici ve en önemlisi çok gerçekçi. Haydi bir yerden başlayalım öyleyse👍🌺♥️

    YanıtlaSil
  11. Hayatta yol alamamamızın sebebi er başlayamamak bu güzel yazı çok hatırlatıcı oldu teşekkürler

    YanıtlaSil
  12. Aslında rahatımı bozulmasın diye ertelemek daha çok çok rahatimizin bozulması demek oluyor. Kaleminize saglik

    YanıtlaSil
  13. Elinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  14. İnsanın en büyük problemlerinden biri, yarının hep olacağını zannetmesi👍

    YanıtlaSil
  15. Kaleminize sağlık…🌸
    Farkındalığın olması gereken bir konu.

    YanıtlaSil
  16. Ertelenen her şey büyür 👏

    YanıtlaSil
  17. Ertelemekle ilgili güzel stratejiler var, kaleminize sağlık 🫶

    YanıtlaSil
  18. Erteleme… erteleme… ertelersen, büyüyecek… :)

    YanıtlaSil
  19. En basit yolu o işe hemen başlamaktır, sadece başlamak, ufak bile olsa ☀️ teşekkür ederim stratejilerinizi deneyeceğim

    YanıtlaSil
  20. Teşekkür ederim ☺️ Erteledikçe gerçekten büyüyor. Farkındalık kazandıran bir yapı olmuş. Ellerinize sağlık 🌷

    YanıtlaSil
  21. Yapmam gereken bir iş mi var? Evet. Ben mi yapacağım? Evet. O zaman hemen başla. Bekletme başlat.

    YanıtlaSil
  22. Elleriinize sağlık

    YanıtlaSil
  23. Bir işe küçük de olsa hemen başlamak, zamanla büyüyüp strese dönüşecek yükleri engeller.

    YanıtlaSil
  24. Ertelemek, sadece işi değil, insanın iç huzurunu da zorlaştırır; çözüm çoğu zaman ilk adımı atmaktan geçer.

    YanıtlaSil
  25. Erteleme, gelecekteki mutluluğu bugünkü rahatlığa feda etmektir.

    YanıtlaSil
  26. Şimdi ertelediğimizde biraz rahatlayıp sonra kat ve kat zorlanmak. insanın yanıldığı yer...

    YanıtlaSil