“Öğretmenim merhaba. Ben Elif. Nasılsınız? Ben çok kötüyüm ve ne yapacağımı
bilmiyorum. Hem biraz sohbet etmek hem de akıl danışmaya niyetlendim. Nedense
aklıma ilk siz geldiniz. Sizinle konuşmanın bana iyi geleceğini düşünerek aramak
istedim.”
Elif, Esra öğretmenin liseden öğrencisiydi. Dört yıl önce üniversiteyi
bitirmiş, sonrasında iyi bir şirkette iş bulmuştu. Mimar olan Elif, yaşına göre
oldukça olgun bir gençti. Öğretmenler gününde, bayramlarda hep arar, öğretmeninin
halini hatırını sorardı. En son görüşmelerinde erkek arkadaşıyla evlilik
planlarından bahsetmişti.
“Merhaba Elifciğim. Ben iyiyim de sen neden kötüsün? Anlat bakalım. Evlilik
hazırlıkları nasıl gidiyor?”
“Öğretmenim biz Ömer ile ayrıldık. Ben evlilik hayalleri kurarken o beni
terk etti. Biliyorsunuz ben üç yıldır onu bekliyorum. Almanya’ da bir düzen
kurmasını, işini rayına oturtmasını... O gidecek yerleşecek, sonra beni de
yanına alacaktı. Meğer onun hedefleri çok farklıymış. Meğer Ömer’ i hiç
tanıyamamışım.”
Öğretmeni bunları duyunca hem üzüldü hem de öğrencisine nasıl yardımcı
olabileceğini düşündü.
Elif’le Ömer’i ayrılma noktasına getiren konu madde kullanımıydı. Bir
Almanya ziyaretinde Ömer’in madde kullandığını öğrenen Elif, bunu onaylamamış,
bırakmasını talep etmişti. Ömer de onu tutucu ve sıkıcı olmakla suçlamıştı. Aralarındaki
bu anlaşmazlık Elif Türkiye’ ye döndükten sonra da devam etmişti. Keyifli
başlayan bir telefon görüşmesinde mevzu yine bu konuya gelmiş, Ömer bir anda,
Elif’ le evlenmelerinin doğru olmayacağını, ayrılmalarının daha doğru olacağını
söyleyivermişti.
Ömer’ in Türkiye’deyken gündeminde hiç olmayan bir konuydu madde kullanımı.
Sonrasında Almanya’nın ilk dönemlerinde de gündeminde hiç olmamıştı. Hatta,
oturdukları apartmanda madde kullanılan dairelerden koku gelir, bu da onu çok
rahatsız ederdi. Fakat şimdi bunu savunur, nişanlısına karşılık tercih eder
hale gelmişti.
Sevdiklerimizle ilgili bir konuda hayal kırıklığına uğradığımız zaman,
kullandığımız bir söz kalıbıdır “Meğer onu hiç tanıyamamışım!” cümlesi.
Sahi bir insanı nasıl tanırız? Nasıl bir insana dönüşeceğini, nasıl ön
görebiliriz?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki “İnsanı tanımak için, egosunu
tanımamız gerekir. İsteklerini, isteklerinin yönünü bilmemiz gerekir.’’
İnsanın önce bir isteği oluşur. Sonra o isteğe bağlı olarak algısı
değişmeye başlar. Algısı değiştikçe tüketimleri değişir. Tüketimi değişince
zamanla hedefleri ve amacı değişir. Hedefler ve amaç değişince, istekler de
değişir. Sonra orada bir kısır döngü meydana gelir.
O yüzden insan bir şey istediği zaman, sadece bir tek şey istemiş olmaz.
İstediği o şeyle birlikte bir paketi de seçmiş olur. Şimdi değil ama ileride o
paketin içindeki şeyleri de istemeye başlar, beraberindekileri hayatına çeker.
Hayatta durağanlık yoktur. İnsan bir konuda ya ileri gider ya da geri
gelir. Olumsuz, kötü bir davranışla ilgili olarak, gerileyip toparlanmıyorsa,
mutlaka daha da ileri gider.
İnsanları tanımak için açlıklarının yönüne bakmamız gerekir. İnsanlar,
eksiklik ve açlık hissettikleri konuyla ilgili bize mutlaka birtakım işaretler
verirler. Bazen hayallerini, hedeflerini paylaşırken bunlarla ilgili ipuçlarını
paylaşırlar. Bazen de sordukları sorular üzerinden dolaylı bir şekilde ifade
ederler.
Ömer de bunların işaretlerini geçmişte mutlaka vermişti. Ama Elif’in Ömer’e
karşı duyguları o kadar aktifti ki, bu işaretleri istese bile göremeyecek
durumdaydı. Birini çok seviyorsak, hele de bu kişi evlenmek istediğimiz
kişiyse, orada duygularımız aktifleşir, bilincimiz daralır. Bilincimizin daralmasına sebep olan şey yine
isteklerimizdir. Dolayısı ile bir insanın bu hayatta kontrol etmesi gereken şey
istekleridir. İsteklerini yönetebilen, bu hayatta pek çok şeyi yönetir.
“İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi... Aynada ki kişi...Tek başına neler yapabileceğini keşfet; Yahya Hamurcu“
9 Yorumlar
Kaleminize sağlık 💕
YanıtlaSilÇok güzel yazı olmuş…
Bir insanı tanımaya çalışırken, işi dolandırmadan nerelere bakmamız gerektiği kısaca özetlenmiş 💐
Ellerinize sağlık. Karwrlarimiz ne kadar kıymetli bir bilsek.
YanıtlaSilOnu hiç tanıyamamışım dediğimiz ne kadar çok insan olmuştur belki hayatımızda...
YanıtlaSilBiz basit bir şekilde bir şey istediğimizi sanırız ama oysa ki o şeyle ilgili koca bir paketi, beraberindekileri de ister hale geliriz..
YanıtlaSilÇok doğru🌺🌺
YanıtlaSilElinize sağlık 🌷
YanıtlaSilGerçketen insana çok basit geliyor ama neyi kimi istediği o kadar önemli ki… hayatının ondan sonraki kısmını şekillendirecek belki istediği şey hiç bilemiyor… mağazada kararsız kalınca bi dışarı çık gel derim ben insanlara:) ortamdan bi uzaklaşıp dışardan bakabilmek mesele o zaman duyguları pasifleşiyor ve gerçeği görebiliyor. Çok beğendim konuyu👏🏻
YanıtlaSilİlerlemeyen herşey geriye gider
YanıtlaSilİnsan hayatın gönderdiği işaretleri ilk başta okuyamayınca o işaretler artık silikleşiyor. İlk başta belirgin olan bu işaretler insan okuyamadığı için gücünü kaybediyor. Hayatın bize gönderdiği işaretleri okuyabilmek niyeti ve duasıyla güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSil